İKİ YIL ÖNCE MİLLİ TAKIMI BIRAKAN MESSİ VE KAÇAN PENALTILAR
Son 10 yılda aralarındaki amansız rekabetin ikisine de yaradığı ve rekor üstüne rekor kırarken birbirleriyle yarıştıkları ortada. Ronaldo, İspanya karşısında 3 golle şov yaparken ertesi gün İzlanda karşısına çıkan Messi’den bir fazlasını yapmasını bekleyen sadece Arjantinliler değil yüz milyonlarca futbolseverdi. Barcelona’da 12 yılda onca yetenekli futbolcuyla forma giymiş olmasına, Xavi-Iniesta-Suarez-Eto’o-Ronaldinho, say sat bitmez yıldızlarla oynamış olmasına rağmen Katalan kulübü için son 2-3 yılda bir gerçek vardır. Messi bağımlılığı. O olmadığında Barça acı çektiği çok maç oynamıştır. Arjantin kadrosunda Messi’nin pas trafiğinde sadece 3 adam var: Angel di Maria, Agüero ve Biglia. Barça’da oyun sıkıştığında orta saha göbeğine gelip rakibin dar markajından kurtulan, sahayı daha geniş gören, sol beki Alba ile mükemmel uyumu olan Messi, milli takımında her şeyi yapmak zorunda hisseden bir kaptan. Penaltı bu kaçar ama hatırlanması gereken bir şey var. İki yıl önce Copa America finalinde Şili karşısında penaltı kaçırınca milli takımı bırakacak kadar üzülen ve sonra dönen Messi, İzlanda karşısında da penaltıyı kimseye bırakmadı. Messi’nin problemi Maradona’nın gölgesi değil, maalesef eşsiz yeteneği kadar son dönemde Barça ve Milli takımda “karar veren” egosu.
YAKLAŞAN DRONE VARSA İNDİRİN
Drone ile çekilmiş videoları izlemek büyük keyif, amatörü profesyoneli herkes kullanıyor artık bu teknolojiyi. Elbette günlük hayatta yarattığı sıkıntılar da var. Havaalanların trafik sahasında uçurulduğunda yarattığı tehlikenin herkes farkında. Biz Dünya Kupası penceresinden bakalım. Bilirsiniz milli takımların kamp yaptıkları tesisler büyük koruma altındadır, kuş uçmaz, gazeteciler özel izinle girer, taraftarların idmanları izlemesi imkansıza yakındır. Bütün teknik adamlar bir sonraki maçın taktik hamlelerini rakipten gizlemek için idman sahasında “yabancı” kimseyi istemezler. Ya peki “yabancı” yüksekteyse? Rakip takımın ya da bir tv kuruluşunun idmanları drone ile takip etmesini önlemek için gerekli teknoloji mevcut elbette. İspanyolların kamp yaptığı tesiste bir drone avcısı, drone-savar tüfeğiyle nöbet tutuyor. Drone-savarlar, bir km uzaktan drone’ların radyo sinyallerini bozma, yere indirme ya da kalktığı yere geri döndürme özellikleri var.
FENERBAHÇE, ARAGONES’İN İMZASINI GİZLEMİŞTİ
Dünya Kupası süresince flaş bir transfer haberine rastlamak pek mümkün değildir. Hiçbir teknik adam kadrosundaki futbolcunun turnuva boyunca yeni takımını açıklamasını ve transfer görüşmesi yapmasını istemez elbette. İspanyol Futbol Federasyonu, Real Madrid’in milli takım teknik direktörüyle kupa başlamadan 48 saat önce anlaştığını açıklaması üzerine Lopetegui’nin görevine son vermişti. Burada önemli nüans transferi Real Madrid’in resmen duyurması. 10 yıl öncesine dönelim. Fenerbahçe’de Zico dönemi sona ermiş, Başkan Aziz Yıldırım yeni teknik direktör arıyordu. Anlaştıkları teknik adamın bir şartı vardı, resmi açıklamayı Euro 2008 bittiğinde yapacaklardı. Fenerbahçe sözünü tuttu ama İspanyol gazetecilerin anlaşmanın haberini alıp 17 Haziran 2008’de “Luis Türkiye’ye gidiyor” manşetini attılar. Aragones o turnuvada 44 yıl sonra kupayı İspanya’ya getirdi ve İstanbul uçağına bindi. Lopetegui ve Aragones arasındaki fark budur.
ESKİ YUGOSLAVYA, 2018 DÜNYA KUPASINA GİTSEYDİ…
Rusya’daki Dünya Kupası’na eski Yugoslavya gitse sahada hangi 11’i görürdük. Spor yeteneğinin bereketli topraklarından 2018 Dünya Kupası’nda iki ülke var. Hırvatistan ve Sırbistan. Slovenya, Karadağ, Kosova, Makedonya ve Bosna Hersek’li futbolcuları da katarak yapılan bir ideal 11, çok futbolsevere bu takım yarı final oynar dedirtecek cinsten. Kalede İspanya Ligi’nin en iyi kalecisi Oblak, defans hattında yine iki Atletico Madridli Vrsaljko, Savic, Liverpool’dan Lovren. Orta sahada Real’den Modric, Barça’dan Rakitic, Chelsea’den Matic ve Juventuslu Pjanic, forvet hattında ise Juventus’tan Mandzukic, Roma’dan Dzeko, Inter’den Perisic. Kovacic, Kolarov, Jovetic, Kalinic, Brozovic ve Milinkovic- Savic de yedek kulübesinde…