Bir dibe vuruş öyküsü
Son Dünya Kupası’nın sahibi Almanya’nın gruptan çıkamayacağını söylemek fazla iddialı bir tahmin olurdu ama bu kadronun yarı final göremeyeceğini söylemek o kadar da zor değildi. 2010-12, iki turnuvayı hedefleyen jenerasyon, İspanyolların çıtaya tavan yaptıkları dönemde istediğini kazanamadı ama 2014, nesil geçişi yaşanırken derin de bir nefes aldırdı. Brezilya’da kupayı kaldırmasalar, bugün Rusya’da olan takımın ağabeyleri turnuvayı evlerinde izlerdi. Joachim Löw burada fazla vefalı ve duygusal davrandı. Rakamlar çok şeyi anlatıyor. 2014 Dünya Kupası’nda 6 şuttan birinde gol bulan Almanlar, Euro 2016’da bu rakamın 17’ye çıkmasıyla hücum hattında tehlike sinyallerini vermişti. Rusya’da Klose gibi bir santrfor olmayınca, bir gol için 33 gol girişimine ihtiyaç duydular. Verimsizlik savunmayı da dibe vurdurdu. 2014 Dünya Kupası’nda Alman defansı 22 gol girişiminde bir gol yerken, Euro 2016’da bu rakam 17’ye düştü ve acı son. Rusya’daki üç maçta Alman kalesine gelen her 7 şuttan biri gol oldu. Şimdi ağabeyler formayı çıkartacak, yeni jenerasyon ne kadar “Alman Milli Takımı” olabilecek, bunu da 2020’de göreceğiz.
Nereye kadar Maradona?
Kariyerinde doping vakası olan, uyuşturucudan kurtulmak için defalarca tedavi gören, İtalya kariyerinde Napoli’de mafya ile yakın ilişkisi yüzünden hep eleştirilen Maradona’nın genç futbolculara örnek olacak bir özelliği yok, hiç de olmadı. Futbol bırakmış bir insan hayat boyu bu sorumlulukla yaşamalı mı, rol modeli olmak için bu Avrupa’da bugünlerde çok tartışılıyor. Maradona olmak, her sabah yataktan dünyanın gelmiş geçmiş en iyisi mi değil mi diye kalkmak kolay değil ama Arjantinli efsanenin, Dünya Kupası’ndaki taraftar hali de en çok sevenlerine bile “Yeter” dedirtti. FIFA, Dünya Kupası boyunca Maradona’ya günlük 11 bin Euro veriyor. Ulaşım, oteller, localar bedava. Maradona bunun karşılığında Arjantin Milli Takımı maçlarında sahadakilerden rol çalıyor, sağlığı iyi değil, refakatçısı olmadan zor yürüyor. Milyonlarca futbolsever bir zamanlar duvarlarına posterini astıkları efsanenin tükenişini izliyorlar. Yazık ve ayıp ediyor Maradona…
Siyah Gözyaşları
2002 Dünya Kupası’nda bizim için en etkileyici fotoğraf karelerinden biriydi. Brezilya ile oynadığımız yarı finalde mağlubiyetin üzüntüsünü yaşayan yüzünü ay yıldızlı bayrağımızı resmetmiş genç kızın gözyaşları hepimizi derinden etkilemişti. Saf bir hüzündü o finalin kapısından dönüldüğü gün. O gözyaşlarının sahibinin Harika Güral olduğunu da kısa bir zaman sonra öğrendik. Almanların, Güney Kore’ye 2-0 yenildiği ve turnuvaya veda ettiği 90 dakikanın ardından bir taraftarın hüznü bana 2002’yi hatırlattı. İki yanağına Alman bayrağını çizdiren genç yazın gözyaşları ve akan boyalar. Latin müziğinin kült şarkılarından biridir “Lagrimas Negras” (Siyah gözyaşları). Fotoğrafa baktıktan sonra Bebe Valdes&Diego el Cigala’dan dinleyin “Lagrimas Negras”ı….
“Plajda görüşürüz Almanya”
İtalya ve Hollanda’sız Dünya Kupası olmasa iyi olacaktı ama kabul edelim iki ülkenin de kadroları son iki yılda dip yaptı. İtalyanların 2006’yı kazanan, Hollanda’nın 2010’da final oynayan kadrolarının kalitesinin yarısı yok bugünkü oyuncu havuzlarında. İtalya turnuva dışında kalınca Roma’dan bir gazeteci not düşmüştü sosyal medyaya: “Bir jenerasyon Dünya Kupası hatırası olmadan büyüyecek. Bu güzelliği çaldık bu çocuklardan” demişti. Okuduğumda “Biz ne yapalım peki?” demiştim. İtalyan halk tatili Ağustos ayında yapar ama futbolcular Dünya Kupası’na gidemeyince soluğu İbiza’da, Formantera’da aldılar. Corriere dello Sport’un dün Almanların kupadan elenişine dair attığı manşet manidardı. Gazetenin yayın yönetmeni Ivan Zazzaroni kelime oyunlarını seven ve konuşan, konuşulan manşetler atan usta bir gazeteci. “Plajda görüşürüz Almanya” da doğrusu güzel manşetti