İnsan hayatında 25 yıl; bir yerin eskisi olmak için ziyadesiyle yeterli bir süre... Bir mahalle, bir semt, bir kulüp… O da Beşiktaş’a geldiğinde 25. yılı geride bırakmıştı Real Madrid’de. Raul ile ona bir önceki sezon (2008) “Dükkan sizin” diyorlardı. "Sözleşmenin bitiş tarihi ne demek! Buyrun ömür boyu sözleşme" dediler ama o bir yılda köprünün altında çok sular aktı. Raul, Almanya’nın yolunu tutarken, Guti de Beşiktaş formasıyla tanıştı.
Real Madrid’e gelen ve tutunamayıp giden yıldızların kuyusunu kazan İspanyol çetesinin elebaşlarından biri olarak bilinirdi. Takımın ağaları Hierro, Morientes, Raul ve Guti idi. İlk ikisinin ipini Florentino Perez’in birinci başkanlık döneminde çektiler. “Üç Fernando” vakasında (Hierro, Morientes) bir giden de Fernando Redondo’duydu. Ne Seedorf kalabildi, ne Arjantinli Redondo; ne de orta sahaya alınan Hollandalılar. Herkes yolcuydu Real Madrid’de, Guti hancı... Sonra devir değişti. Florentino Perez’in ikinci Los Galacticos projesinde ikisini de yiyeceği kesindi. İlk kafası kopartılacak adam Guti idi. Raul’u da ya beklenenden önce bir jübileye zorlayacaklar, ya da bir bayrak adam daha kulübünde tulum çıkartamadan bir başka ligin yolunu tutacaktı. Öyle de oldu. Guti’nin hakkını vermek lazım, huysuzdu, gamsızdı, çoğu zaman disiplinsizdi, hırçındı ama büyük çok büyük topçuydu. 2007 ve 2008’de Capello ve Schuster ile gelen iki şampiyonlukta aslan payı onundu.
İspanya’da magazin medyasının 15 yıl boyunca vazgeçilmezlerinden biri oldu. Fırtınalı aşk hayatı, gün ışığında disko kapılarındaki yorgun suratı, hızlı bir hayat işte. Fazla hırpaladı kendini Guti. İstatistikler ise onun her şeye rağmen büyük profesyonel olduğunu gösteriyordu. 95-96’da 9 maçla başladığı A takım 12 yıl boyunca 30 maçın altına hiç düşmedi. Beşiktaş’ın ona Guti’nin de Beşiktaş’a doyamadığı yılları geride bıraktık. Guti eski Guti’yi de ardında bıraktı. Doğrusu teknik adamlık kariyeri için İspanya’da kimse ondan umutlu değildi. Gece hayatını seven bir teknik adam gençlere nasıl örnek olacaktı ki? Bir dönem futbol yorumculuğu da yapan Guti, Real Madrid alt yapısında çalışırken bambaşka bir yönünü ortaya koymaya başladı. Hayatı demlenmiş bir adam vardı artık karşımızda. Teknik adamlık mesleğine tutkuyla bağlı olan, gençlerle saatlerce ilgilenen, yol gösteren ve Madrid’de spor medyasına Guardiola, Luis Enrique gibi büyük teknik adam olacak dedirten Guti…
Sekiz yıl önce Deportivo La Coruna-Real Madrid maçında Benzema’ya verdiği topuk pasını görmediyseniz görün, Guti’yi hiç izlememiş bile olsanız 10 saniyede ne kadar büyük bir yetenek olduğunu anlarsınız. Beşiktaş’ın bu transfer döneminde iyi bir santrfor ve çok özel bir 10 numara aradığı günlerde kulübün kapısından içeriye İlhan Mansız ile birlikte girdi Guti. Hayatın ne büyük cilvesidir ki, 10 yaş genç olsalar, tam da lazım olan mevkilerde ligin tozunu attırırlardı. Guti bir gün Real Madrid teknik direktörü olacak, daha öncesinde Beşiktaş’ın da hocası olabilir ama şimdi antrenörü. Arnavutköy’de sahil yolunda ters yöne girip IETT otobüsüne çarpan “Guti 1.16” çok eskilerde kaldı. Karşımızdaki artık Guti’nin 2.2 versiyonu….